بَاب
فِي
الْجُنُبِ
يَنَامُ
86. Uyumak İsteyen
Cünup (Ne Yapmalıdır?)
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
دِينَارٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ أَنَّهُ
قَالَ ذَكَرَ
عُمَرُ بْنُ
الْخَطَّابِ
لِرَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهُ
تُصِيبُهُ
الْجَنَابَةُ
مِنْ
اللَّيْلِ
فَقَالَ لَهُ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
تَوَضَّأْ
وَاغْسِلْ
ذَكَرَكَ
ثُمَّ نَمْ
Abdullah b. Ömer
(radiyallahu anh) şöyle dedi; Ömer b. el-Hattab,geceleyin cünup olduğunu
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e anlattı. Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) ona; "Abdest al, zekerini yıka sonra uyu" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
gusül; Müslim, hayz; Nesaî, tahare; Muvattâ, tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadisin bu şeklinden,
Hz. Ömer'in, cünup olarak uyumanın hükmünü Resulullah'a sorduğu, onun da
yukarıdaki cevabı verdiği anlaşılmaktadır. İbn Hacer, Nesai'nin, bu sorunun
sebebini açıkladığını, buna göre Hz. Ömer'in oğlu, Abdullah'ın gece cünup olup,
durumu babasına söylediğini, babasının da Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'e gelerek, mes'elenin hükmünü sorduğunu kaydetmektedir.
Menhel
sahibi, Nesai Sünen-i-Suğrasında böyle bir hadise rastlamadığını söyledikten
sonra hadisin Sünnen-i Kübra'da olabileceğini beyan etmiştir. Fakat Hz. Ömer'in
bir sefer kendisi bir sefer de oğlu için sormuş olması da mümkündür.
Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in Hz. Ömer'e "Abdest al, zekerini yıka
sonra uyu" buyurması, abdest almanın öne alınmasını gerektirmez. Çünkü,
cümleleri biri birine bağlayan atıf edatı (vav) tertibe delalet etmez, sadece
iki şeyin bir arada toplanmasını ifade eder. Buna göre Hadiste abdest almakla
zekeri yıkama işlerinin ikisinin de yapılması emredilmektedir. İstincanın
abdestten evvel olduğu da malumdur. Nitekim hadisin İmam Malik'ten rivayeti;
"Zekerini yıka, abdest al, sonra uyu" şeklindedir.
Hadiste
abdestin önce alınması, onu ta'zim ve teberrük içindir. Buhari'nin rivayetinde
abdest alma emir siğasıyla değil,"Abdest aldığı zaman uyur" şeklinde
şart siğasıyla gelmiştir.
Cünup
olan bir kimsenin uyumadan öne abdest alması meşrudur. Ancak, bunun hükmü
hususunda ihtilaf edilmiştir.
Malikilerden
ibn Habib ile Zahirilere göre cünubün uyumadan abdest alması farzdır. Zahiri
İbn Hazm ise bu mes'elede Davud ez-Zahiri'den ayrılarak, "Cünup bir
kimsenin yemek yiyeceği, uyuyacağı, selam alacağı ve Allah'ı zikredeceği zaman
abdest alması vacip değil, müstehaptır" demiştir. ibnu'l-Arabi İmam Şafii
ve Malik'in de abdestin farz olduğuna kail olduklarını söylemekte ise de, sonra
gelen bazı Şafii uleması bunu red etmişlerdir. Doğru olan da budur.
Süfyan-ı
es-Sevri, Sa'id b. Müseyyeb, Hasan b. Hayy ve İmam Ebu Yusuf'a göre, cünubün
abdest almadan uyuması caizdir.
Evzai,
Leys, Ebu Hanife, İmam Muhammed, İmam Şafii, İmam Malik, Ahmed b. Hanbel,
İshak, İbn Mübarek ve Cumhur-u ulemaya göre, cünub kimsenin uyumadan önce
abdest alması müstehaptır. Bunlar, üzerinde durduğumuz hadisteki abdestin
emredilmesini nedbe hamletmişlerdir. Zira, İbn Huzeyme ve ibn Hibban'ın
Sahih'lerinde İbn Ömer'den rivayet ettikleri bir Hadisde, İbn Ömer Hz. Nebi'e,
"Cünup iken bizden her hangi biri uyuyabilir mi?" diye sormuş Nebi
(s.a.v.) de; "Evet, dilerse abdest alır" buyurmuşlardır.
Bir
grup ulema da buradaki vudu'dan muradın vudu-ı liığavi olduğunu söylemişlerdir.
Bunlara göre, gerekli olan, elleri ve ferci yıkamaktır. İbn Cevzi bunun
hikmetinin meleklerin pislik ve kötü kokudan uzaklaşıp Şeytanların yaklaşması
olduğunu söyler.
Veliyyuilah
Dehlevi de, Hucettullahi'l-Baliğa'sında şunları söylemektedir; "Cünupluk
meleklerin melekliğine zıt olduğuna göre, mü'min hakkında uygun olan, cünup
olarak uyumamak ve yemeği uzatmamaktır. Şayet gusl etmesi mümkün olmazsa
abdesti terketmemesi gerekir..."
Suyun
bulunmaması veya kullanma imkanı olmaması halinde teyemmüm, abdestin yerini
tutar. Her ne kadar Beyhaki'nin Hz. Aişe'den yaptığı rivayette,
"Resulullah (s.a.v.) cünupken uyumak istediği zaman abdest alır veya
teyemmüm ederdi" denilmekte ise de, teyemmüm hali abdeste kadir olamamaya
hamledilmiştir.